- 0
Saraybosna: Sadece birkaç ayımı
geçirdiğim, beni çağırmasını beklediğim güzel şehir Sarajevo (Sarayevo diye
okunur). Bosna Hersek’in (Bosnia Herzegovina) başkentidir. Uçaktan inince
taksiye bindiğinizde yeni şehir kısmında ilerliyorsunuz. Çevrenizde modern bir
şehir var. Birkaç dakika sonrasında eski şehre geldiğinizde tarih kokan ve aynı
zamanda şarapnel, mermi izleriyle dolu mimariye şahit oluyorsunuz. Aynı şehirde
muazzam bir kombinasyon. Taa Avusturya-Macaristan zamanından kalan o binalar
hayranlık oluşturuyor. Savaşa rağmen her tarihi mirasa sahip çıkılmış. Hatta
Arnavut taşlarla yapılı yolları hiç bozulmamıştı. Canım Baş Çarşı ve Osmanlı
yadigarı Sebil çok ünlüdür; giden herkes bir fotoğraf çekinir. Burada çeşitli
hediyelik eşya dükkanları var. Bakır kahve setleri, ahşap ürünler gözünüze
çarpar. Bizim atalarımıza ve geçmişimize bilhassa Fatih Sultan Mehmet’e takdire
şayan bir vefaları var. Aslında buradan Boşnakların ne kadar naif ve iyi
niyetli bir toplum olduklarını anlıyoruz.
Kandillerde ve dini bayramlarda camilerde Osmanlı bayrağı asılıyor. Cami demişken beni üzen bir husus oldu. Ezan okunup, imam namazı kıldırdıktan sonra camiye giremiyorsunuz. Dışarıdaki kısımda namaz kılabiliyorsunuz. Bu uygulamanın sebebi tedbir amaçlı.
Görülmesi gereken yerler arasında başta Gazi Hüsrev Bey Camii ve önündeki çift kurnalı çeşmedir. Tabi bunlara ek olarak bir de medrese var. Yugoslav lider Mareşal Tito döneminde vakfın birçok malına el koymuş. Caminin etrafındaki birçok dükkan hala caminin mülküdür. Elde edilen gelirler; içinde medrese, kütüphane ve cami bulunan kompleksin giderleri için kullanılmaktadır. Çeşmenin sol kurnasından içerseniz Bosnalı biriyle evlenirmişsiniz. Sağ kurnasından içerseniz tekrar gelirmişsiniz. Ben ikisinden de içtim. Ondan olsa gerek kaç yıl oldu; hala gidemedim.
Görülmesi gereken yerler içinde yaşadığı savaşın izlerini taşıyan Savaş Müzesi ve savaştaki umut tünelini de söyleyebiliriz..
Sosyal Alanlarıyla Saraybosna
Vrelo Bosne: Ilıca Belediyesi’nde olan bu park Igman Dağı eteklerinde olup, Bosna Nehri’ni besleyen ana kaynaklardan birisidir.
Connectum Kitap Kafe: Çay ve pasta eşliğinde duvarları kitaplardan oluşuyor. Eski bir dikiş makinesinden çevrilmiş olan masa çok hoşuma gitmişti. Değişik ve özgün mobilyalarla oluşturulmuş muazzam bir kafe. En sevdiğim ve orda olduğum her gün kesinlikle gittiğim Kuca Sevdaha. Sahlebini, kahvesini çok özledim. Çikolatalı kruvasan alıp, Kuca Sevdaha’ da sahlep ya da kahve eşliğinde yemek ve dostlarla sohbet ve yahut kelime oyunu oynamak… Tabi ki o muhteşem sevda müzikleri eşliğinde. Kafenin çatısı cam ve kafenin içerisinde ağaç gövdeleri var. Gökten kar yağarken bir ağaca yaslı halde kahvenizi yudumluyorsunuz. Gökyüzü ve ağaç dallarını cam çatı sayesinde görüyorsunuz ama üşümüyorsunuz. Muazzam güzel olan bu konseptte huzur buldum.
Osmanlı izlerini ve kısacık Avusturya-Macaristan hakimiyetinin izlerini taşıyan hiç bıkılmayacak bir şehir Saraybosna. Eski kısımda yani Baş Çarşı ve yakını yerlerde bir otelde kalırsanız Katolik Kilisesi, Ortadoks Kilisesi, sinagog ve camileri gezebilirsiniz. Hepsi birkaç adımla gezilirken insanların birlikteliğinin en güzel örneğini yaşatıyor.Peki Bosna’da ne yenir? Kurutulmuş etleri, börekleri, cevapcicisi ile meşhur Bosna. Bizdeki ayranın biraz koyu kıvamlısı yoğurt olarak getiriliyor yemek yanında. Kahvaltıda ajvar da favorimdi. Cevapcici; gobbit gibi bir pidenin içerisinde 10 parmak köfte şeklinde. Salatası beyaz lahanadan yapılıyor. Sebilin arkasında yani Aliya İzzetbegoviç’in mezarına giden yol üzeri ekmek fırınları var. Oradan çikolatalı kruvasan almayı unutmayın.
Saraybosna savaşta 3 yıl kendini savunmuş belki de tarihteki tek şehirdir. Ben gerek bazı yaşlı teyzelerden ve orada tanıştığım kişilerin anlattığı olaylar oldu.
Yaşanan olaylara bir pencere için kitap önerisi
Sinan Akyüz’ün romanı İncir Kuşları’ nda anlatılanların benzerini okudum.
Bosna seni her şeyinle çok özledim.
Gidenler varsa tavsiyelerini yorumda paylaşabilirse seviniriz.
Email adresiniz gözükmeyecektir. *
Yorumlar(0)